Çocuklara Sınır Koymak

 

 ÇOCUKLARA SINIR KOYMAK

Her çocuğun sınırlara ihtiyacı vardır. Bu sınırlar çocuklarımızın özgürlüklerini sınırlamaktan çok özgürlük alanlarını belirlemelerini ve başkalarının alanlarına saygı göstermelerini sağlar.

 

Biz yetişkinler dinleyerek, konuşarak, okuyarak öğreniriz. Ama çocuklar sonuçları test ederek, somut yollarla öğrenirler. Çünkü kurallara uymama durumlarında neler olacağını, yetişkinin tepkilerini deneyerek görmek ve sonuç çıkarmak isterler.

“Çocuklarımıza sınır koymak ve davranışlarımızda tutarlı olmak” üzerinde çalışmamız gereken önemli konulardan biridir. Örneğin, ev kuralları oluşturmak, buna tüm ev halkının uymasını sağlamak, kurallarla ilgili aksaklıklar yaşandığında belirlenmiş yaptırımların uygulanması ve tüm bunları yaparken de her zaman tutarlı olmak çocuklarımızın bizim beklentilerimizi anlamalarına ve öz disiplin oluşturmalarına yardımcı olacaktır. Anne baba olarak ailece aldığımız kararların ve koyduğumuz kurallarının takibini yapmamak büyük hatalarımızdan biridir. Dikkat etmemiz gereken en önemli nokta; çocuklarımıza vermek istediğimiz mesajları, onların en kolay ve doğru anlayabilecekleri şekilde vermektir.

 

Mesajlarımızı:

Sözlerimizle ve Davranışlarımızla veririz.

Davranışlarımızla verdiğimiz mesajlar, sözlerimizle verdiğimiz mesajlara uygun olmalıdır ki çocuğumuz bu doğru davranışları tereddütsüz bir şekilde öğrenebilirsin. Çocukların olumsuz davranışlarının kaynağı verilen mesajları yeterince iyi anlayamamalarıdır.

Sözlü mesajlarımız açık, net olmalı, demek istediğimizi en yalın biçimde ifade etmeliyiz. Örneğin, babasının bilgisayarı ile oynayan beş yaşındaki çocuğunuza “Babanın bilgisayarı ile oynamanı istemediğimi biliyorsun!” dediğimizi düşünelim. Büyük ihtimalle çocuğumuz oynamaya devam edecektir. Çünkü çocuğun bilgisayarı bırakması konusunda net bir mesaj vermedik. “Bırakırsan iyi olur ama çok da zorunlu değilsin.” anlamını ilettik. Bu zaten oynamaktan zevk alan çocuğa yeşil ışık yakar. Belirsiz sınırların sonuçlarını deneyerek öğrenmeye götürür. Hâlbuki çocuğunuza “Hemen onu kapatmalısın!” diye daha net bir anlam iletebilirsiniz.

Çok sık olarak yaptığımız hatalardan biri koyduğumuz yasaklara uymayan çocuğumuzu, sonuç uygulamak için affetmek ve bir daha yapmaması için ona öğüt vermektir. Ama genellikle o yasağın tekrar yapıldığını görürüz. Sadece sesimiz yükselir o kadar. Davranışlarımız sesimizle uyumlu değildir. Bu durumda ilettiğimiz mesaj “Bunu yapmanı istemiyorum ama yaparsan da sadece öğüt vermeye devam ederim.” anlamına gelmiyor mu? Bu yaklaşımlar çocuğun istenmedik davranışlarını ortadan kaldırmaya yetmez.

 Çocuklarınıza koyacağımız kuralların takipçisi olmalıyız. Koyduğumuz kuralları, kendi anlık şartlarımıza ve psikolojimize göre bazen görüp bazen görmezden gelmemeliyiz. Kararlı ve tutarlı olmalı, tekrar eden aynı tür istenmedik davranışlara aynı sonuçları uygulamalıyız.

Örneğin çocuğun “oyuncakları oyunu bittikten sonra toplama” kuralına her zaman aynı tepkiyi vermeli, gerekirse toplanmayan oyuncakları her seferinde, belirlenen süre için kullanmamak üzere kaldırmalıyız. Bazen biz toplar ya da başkasına toplatırsak çocuk her seferinde bu sonucu elde etmek için sınırları zorlayacaktır. Hâlbuki çocuğunuz için “hayır” gerçekten “hayır” anlamına gelmelidir.

 

Kuralların konmasında anne ve baba mümkün olduğunca birlikte hareket etmelidir. Aksi hâlde çocuk, iki ayrı mesaj alacak, seçimini kendi isteği doğrultusunda yapacaktır. Bu da doğru davranışın benimsenmesine engel olacaktır.

Mesajlar çocuğun davranışları üzerinde yoğunlaştırılmalıdır. Yani odak noktası düzeltilecek hareket veya davranış olmamalıdır. Çocuğun benliğini, duygularını, değerini küçülten, inciten söz ve davranışlardan kaçınılmalıdır. “Sen ne anlamaz çocuksun!” gibi genelleyici, küçültücü sözler söylenmemeli, söz konusu istenmedik davranışı durduran en yalın ifade kullanılmalıdır. “Kanepede zıplanmayacağını biliyorsun, hemen oradan in!” gibi

Sadece kendisinin değil, tüm aile bireylerinin uyması gereken kurallar olduğunu çocuğunuzun fark etmesini sağlamalıyız. Onlarda görerek öğrendikleri olumlu ve olumsuz davranışların çocuklar üzerindeki etkileri büyüktür. Bu nedenle, çocuklarımıza her zaman, her konuda iyi örnek olmaya gayret etmeliyiz.

Bazen çocuklar koyduğumuz sınırlar konusunda bizi tartışmaya, pazarlığa veya sınırlarda uzlaşmaya zorlayabilirler. ”Haksızlık ama; peki ben bu kadarını yapayım.”, “Bana şunu verirsen yaparım.” gibi. Bu tür konuşmalar uzayacak olursa “Bu konuşmayı bitirdik, bu konuda bir şey söylersen… olacak.” gibi davranışsal aşamada yapacağınızı söyleyin. Çünkü bunun tartışılacağı zaman, kurala uyulması gereken zaman değildir. Sonrasında konuşulabilir. Çocukların bu konuşmaları çoğu kez sınırları zorlama çabalarında kullandıkları taktiklerdir.

Sakinleşme tekniği olarak “Mola” kullanın. Bazen, sınırların uygulanacağı zamanda biz veya onlar gergin olabiliriz. Bu durumda duygularımızı kontrol edebilmek, sakinleşmek için, ”Sanırım ikimizde kızgınız, istersen on dakika odanda veya salonda bekle. Sonra konuşalım diyebiliriz. Moladan sonra “konuşmaya hazır mısın?” diye sorarak başlayabilirsiniz. Eğer, her şey kontrolden yeniden çıkarsa gene mola veriniz. Bu metodu birbiriyle kavga eden çocuklarınız içinde kullanabilirsiniz. Oyuncağı paylaşma konusunda kavga eden çocuklarınıza, “Ben sizin kavga etmekten daha iyi bir çözüm bulacağınıza inanıyorum, ya kavga etmeden bir çözüm bulun ya da bir süre odanızda sakinleşince tekrar konuşalım. Bu süre içinde oyuncak bende kalsın” dediğinizde genellikle uzlaşmacı öneriler getirebilirler.

 

Sonuç olarak çocuğumuza zaman ayırırken, benlik saygısını beslerken, olumlu davranışları geliştirmek için sınırlar koyarken, iyi bir model olurken her fırsatta “ sevgimizi koşulsuz olarak göstermemiz” ve ne olursa olsun onu sevdiğimizden emin olmasını sağlamamız gerektiğini asla unutmayalım.



Yazdır

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin



  Beğen | 1  kişi beğendi